Aort Damarı Yırtılması Nedir? – Hayati Tehlike Yaratan Sessiz Risk

Aort Damarı Yırtılması Nedir? – Hayati Tehlike Yaratan Sessiz Risk

admin

Nisan 21, 2025

Aort damarı yırtılması, kalpten çıkan en büyük damar olan aortun duvarının yırtılması veya parçalanması sonucu gelişen, son derece tehlikeli bir damar hastalığıdır. Aort, kalpten vücudun tüm organlarına oksijenli kanı taşıyan ana arterdir. Bu damarın yırtılması, kısa süre içinde hayati organlara kan akışının bozulmasına ve şoka neden olabilir. Acil müdahale edilmediği takdirde ölüm oranı dakikalar içinde artış gösterir.

Bu yırtılma iki şekilde görülebilir: aort diseksiyonu ve aort rüptürü. Aort diseksiyonu, damar duvarının iç katmanının yırtılması ve kanın damar katmanları arasına girmesiyle oluşur. Bu durum, damarın tamamen yırtılması olan rüptürden önceki kritik aşamadır. Diseksiyon ilerlediğinde tam yırtılma yani rüptür gelişebilir ve iç kanama sebebiyle hızlı şekilde hayat kaybına yol açabilir.

Her ne kadar aort diseksiyonu dünyada yaygın şekilde bilinse de, Türkiye’de nadir görülen ancak ölüm oranı çok yüksek bir durumdur. Tanısı zamanında konulmadığında ciddi sonuçlar doğurabilir. Özellikle ileri yaş, yüksek tansiyon geçmişi, damar hastalıklarına genetik yatkınlık gibi durumlar hastalığın gelişme riskini artırır.

Bu alanda fark yaratan isimlerden biri olan Op. Dr. Etem Yücekaya, Türkiye’de aort yırtılması ameliyatı yapabilen az sayıdaki kalp damar cerrahından biridir. Özellikle teflon greft kullanımıyla yapılan kompleks aort cerrahilerinde yüksek vaka tecrübesine sahip olan Dr. Yücekaya, bu ekstrem girişimlerde başarı oranıyla öne çıkar.

Aort Yırtılması Nasıl Gelişir? – Mekanizma ve Risk Faktörleri

Aort yırtılması genellikle damar duvarındaki yapısal zayıflıkla başlar. Aortun duvarı üç tabakadan oluşur: intima (iç tabaka), media (orta tabaka) ve adventisya (dış tabaka). Diseksiyonun ilk adımı, iç tabaka olan intima’nın yırtılmasıdır. Yırtılan bu alandan giren kan, damar duvarı içinde sahte bir kanal açarak katmanları birbirinden ayırır. Bu olay kısa sürede genişleyerek tüm aortu etkileyebilir.

En önemli risk faktörü kontrolsüz hipertansiyondur. Yüksek tansiyon, damar duvarına sürekli baskı yaparak zaman içinde zayıflamasına neden olur. Ayrıca Marfan sendromu ve Ehler-Danlos sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları da aort duvarının doğal esnekliğini ve sağlamlığını bozarak yırtılma riskini artırır.

Travma (özellikle trafik kazaları), daha önce geçirilmiş açık kalp cerrahileri, yaşın ilerlemesi ve sigara kullanımı da önemli faktörler arasındadır. Bu faktörlerin etkisiyle damar duvarında mikroskobik çatlaklar oluşabilir ve zamanla bu bölgelerde intimal yırtık gelişerek diseksiyona zemin hazırlar.

Bu nedenle, aort damar hastalıkları taşıyan veya yüksek tansiyona sahip bireylerde düzenli kontroller hayati önem taşır. Özellikle aniden başlayan göğüs ya da sırt ağrısı yaşayan kişilerde aort diseksiyonu mutlaka ayırıcı tanı olarak değerlendirilmelidir.

Aort Diseksiyonu ve Yırtılmasının Belirtileri

Aort diseksiyonu veya aort damarı yırtılması gibi ciddi damar hastalıklarında en yaygın ve karakteristik belirti, aniden başlayan şiddetli göğüs ve sırt ağrısıdır. Bu ağrı genellikle “yırtılır gibi”, “bıçak saplanır gibi” ya da “yanar tarzda” tarif edilir. Göğüsten sırta doğru yayılabilir ve klasik kalp krizi ağrısından farklı bir özellik taşır. Ağrının ani başlaması, şiddetinin hızla artması ve pozisyona bağlı değişmemesi aort diseksiyonunu düşündürmelidir.

Bununla birlikte hastalarda sadece ağrı değil, vücudun farklı bölgelerine giden kan akışının bozulmasına bağlı olarak çok sayıda sistemik belirti görülebilir. Aortun ayrılması sonucunda bazı dallara yeterince kan gitmeyebilir. Bu durum, kollarda veya bacaklarda nabız kaybı, kollarda tansiyon farkı, geçici felç tablosu, bayılma, bilinç bulanıklığı gibi ciddi semptomlara yol açabilir.

Nefes darlığı, terleme, baş dönmesi, mide bulantısı ve panik hali gibi genel semptomlar da sıklıkla tabloya eşlik eder. Şok tablosu geliştiğinde ise kan basıncı hızla düşer ve bilinç kaybı yaşanabilir. Bu noktada müdahale gecikirse sonuç çoğunlukla ölümcüldür. Bu nedenle aort diseksiyonu belirtileri taşıyan bireylerin vakit kaybetmeden acil servise başvurması gerekir.

Tanı sürecinde yaşanan en büyük zorluk, bu belirtilerin kalp krizi, akciğer embolisi gibi diğer acil tablolarla karışabilmesidir. Özellikle acil servislerde doğru şüpheyle yönlendirme yapılmazsa tanı gecikebilir. Oysa erken tanı, hayat kurtarır.

BelirtiNe Anlama Gelir?
Göğüste yırtılma hissiAort duvarının ayrılmasına işaret
Bayılma, bilinç kaybıBeyin kan akımında bozulma
Kollarda nabız farkıAort dallarında tıkanıklık

Aort damar hastalıkları genellikle sinsi ilerler ancak belirtiler başladığında zamanla yarışmak gerekir. Bu belirtiler göz ardı edilmemeli, özellikle yüksek tansiyon veya genetik risk faktörleri olan kişilerde farklı bir göğüs ağrısı tipi görüldüğünde aort yırtılması ihtimali mutlaka değerlendirilmelidir.

Tanı Yöntemleri – Hayati Dakikalarda Doğru Tanı

Aort damarı yırtılması gibi hayatı tehdit eden durumlarda doğru ve hızlı tanı hayati önem taşır. Bu rahatsızlık, belirtileriyle başka acil tabloları taklit edebildiği için, tanı sürecinde klinik şüphe büyük rol oynar. Özellikle göğüs veya sırt ağrısıyla başvuran bir hastada eşlik eden bayılma, kol tansiyon farkı ya da nabızsızlık gibi bulgular varsa, aort diseksiyonu mutlaka akla gelmelidir.

BT anjiyografi, günümüzde aort yırtılması tanısı için kullanılan en hızlı ve en güvenilir görüntüleme yöntemidir. Bilgisayarlı tomografi sayesinde aortun tamamı detaylı bir şekilde görüntülenebilir. Aort duvarındaki yırtık, sahte kanal oluşumu ve damarın genişliği net bir şekilde tespit edilebilir. Bu yöntemle hem diseksiyonun tipi (Tip A – Tip B) belirlenir hem de cerrahi gereklilik hızlıca değerlendirilir.

BT anjiyografi yapılamayan durumlarda ya da destekleyici bilgi gerektiğinde transözofageal EKO (TEE) devreye girer. Bu yöntemle yemek borusu üzerinden kalbe ve aorta çok yakın bir noktadan ultrason görüntüleme yapılır. Özellikle Tip A diseksiyonlarında hızlı karar vermede oldukça faydalıdır. Bunun yanı sıra MR anjiyografi ve DSA (dijital substraksiyon anjiyografi) gibi daha ileri yöntemler de seçilmiş vakalarda tercih edilebilir.

Acil servis protokolleri içinde bu hastalığın ayırıcı tanılar arasında yer alması çok önemlidir. Özellikle hipertansiyon öyküsü olan, göğüs ağrısıyla gelen hastalarda şüphe yüksek tutulmalı ve ilk değerlendirme süresi asla uzatılmamalıdır. Aort damar hastalıkları hızlı tanı konulduğunda başarılı bir şekilde tedavi edilebilir, ancak her geçen dakika ölüm riskini artırır.

Bu nedenle hastanelerde hem radyolojik ekipmanın donanımlı olması hem de kalp ve damar cerrahisi ile koordineli çalışan acil ekiplerin varlığı, aort diseksiyonu gibi tabloların erken tanı ve müdahalesinde belirleyicidir.

Aort Yırtılması Ameliyatı Nasıl Yapılır? – Teflon Greft, Açık Kalp Cerrahisi ve Ekip Deneyimi

Aort damarı yırtılması, ani gelişen ve yaşamı tehdit eden bir tablodur. Bu nedenle tanı konulduktan sonra hastanın durumu uygun ise acil olarak açık kalp cerrahisi planlanır. Cerrahi müdahale, aort diseksiyonunun tipi, yırtığın yeri ve yayılımına göre şekillenir. Genellikle Tip A diseksiyonlarında, yani yırtığın kalbe yakın bölümde yer aldığı durumlarda acil ameliyat kaçınılmazdır.

Ameliyat esnasında, yırtılan aort segmenti çıkarılır ve yerine sentetik bir damar parçası olan teflon greft yerleştirilir. Bu greft, yüksek ısıya ve basınca dayanıklı, ömür boyu kalabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bazı durumlarda sadece çıkan aort değil, aort kökü ve aort kapakları da etkilenmiş olabilir. Böyle bir tabloda cerrah, aynı seansta hem greft yerleştirir hem de aort kapağını onarır veya değiştirir. Bu girişimler, dakikalar içinde karar verilmesi gereken, yüksek teknik beceri isteyen operasyonlardır.

Bu denli karmaşık ve yüksek riskli bir ameliyat ancak deneyimli bir cerrah ve multidisipliner bir ekip tarafından başarıyla uygulanabilir. Türkiye’de aort diseksiyonu ameliyatı yapabilen kalp damar cerrahı sayısı sınırlıdır. Bu noktada, 40 yılı aşkın mesleki deneyimi ve 10.000’in üzerinde açık kalp ameliyatı geçmişiyle Op. Dr. Etem Yücekaya, alanında güvenilen isimler arasında yer almaktadır. Aort diseksiyonu, aort anevrizması ve rüptür gibi ekstrem damar cerrahilerinde yüksek başarı oranlarıyla öne çıkmaktadır.

Türkiye’de Aort Diseksiyonu Ameliyatını Yapabilen Uzmanlar Arasında

Op. Dr. Etem Yücekaya, aort damarı yırtılması ameliyatı gibi ekstrem vakalarda, multidisipliner yaklaşım ve hızlı karar mekanizmasıyla öne çıkan cerrahlardan biridir. Özellikle teflon greft kullanılarak yapılan onarımlarda vaka tecrübesi sayesinde hastaların hayatta kalma şansını ciddi oranda artırmaktadır. Türkiye genelinde pek çok merkezle koordineli çalışarak, çok merkezli vaka yönetimi konusunda da önemli katkılar sağlamıştır.

Aort Diseksiyonu Sonrası İyileşme Süreci ve Takip

Aort diseksiyonu gibi büyük damarları ilgilendiren cerrahilerden sonra hastanın iyileşme süreci, cerrahinin kendisi kadar dikkatle yürütülmelidir. Bu süreçte ilk günler oldukça kritiktir ve multidisipliner takip gerekir. Aort damarı yırtılması sonrası yapılan geniş çaplı damarsal onarım, vücut için ciddi bir stres anlamına gelir ve bu nedenle her parametre yakından izlenir.

Ameliyat sonrası hastalar genellikle ilk 2 ila 3 gün yoğun bakım ünitesinde tutulur. Bu süre zarfında solunum desteği, kan basıncı kontrolü, böbrek fonksiyonları ve beyin dolaşımı gibi hayati sistemler 7/24 takip edilir. Tansiyonun kontrol altında tutulması bu dönemde en kritik unsurlardan biridir, çünkü yüksek basınç yeni bir diseksiyonu veya greft çevresinde kanamayı tetikleyebilir.

Yoğun bakım sürecini takiben hasta servise alınır ve mobilizasyon süreci başlatılır. Taburculuk sonrası dönemde ise hasta ve yakınları evde tansiyon takibi, yara bakımı ve ilaç kullanımı konusunda detaylı şekilde bilgilendirilir. Tansiyon hedeflerinin altında kalması amacıyla genellikle beta blokerler ve ACE inhibitörleri gibi tansiyon düşürücü ilaçlar reçete edilir. Bu ilaçlar ömür boyu kullanım gerektirebilir.

İyileşme sürecinde düzenli görüntüleme testleri de hayati önem taşır. Özellikle ilk yıl içinde belirli aralıklarla BT anjiyografi ve transtorasik EKO gibi yöntemlerle greftin durumu, yeni diseksiyon riski ve damar çapları izlenir. Bu sayede olası komplikasyonlar erkenden fark edilip müdahale edilebilir.

Aort diseksiyonu tedavisi sadece ameliyatla sınırlı değildir; takip, tansiyon kontrolü ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle birlikte yürütülmelidir. Op. Dr. Etem Yücekaya’nın da vurguladığı gibi, bu süreçte cerrahla olan iletişimin kopmaması ve hastanın kontrollerini aksatmaması, uzun vadede sağlıklı bir yaşam sürdürmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Aort Yırtılmasından Korunmak İçin Nelere Dikkat Etmeli?

Aort damarı yırtılması, genellikle ani gelişen ve çok kısa sürede hayatı tehdit eden bir durumdur. Ancak bazı önlemlerle bu ciddi tabloya yakalanma riski önemli ölçüde azaltılabilir. Özellikle risk grubundaki bireylerin yaşam tarzı ve tıbbi takibi, uzun vadede koruyucu bir rol oynar. Önleyici sağlık davranışları, hastalığın sessizce ilerlemesini engellemekte büyük önem taşır.

En önemli koruma yöntemi kan basıncını kontrol altında tutmaktır. Hipertansiyon, aort duvarında zamanla oluşan basınç etkisiyle diseksiyon riskini kat kat artırır. Bu nedenle yüksek tansiyon tanısı konan bireyler, düzenli ilaç kullanımı ve tuz kısıtlaması gibi önlemlerle kan basınçlarını hedef aralıklarda tutmalıdır. Özellikle sabah saatlerinde ani tansiyon yükselmeleri, aort yırtılmasını tetikleyebilir.

Genetik yatkınlığı olan bireyler için durum daha kritiktir. Marfan sendromu, Ehler-Danlos sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları aort duvarının zayıflamasına neden olabilir. Bu hastalıkları taşıyan kişilerin, çocukluk çağından itibaren düzenli görüntüleme (EKO, BT anjiyografi) ile takip edilmesi gerekir. Ayrıca aile bireylerinde aort diseksiyonu öyküsü bulunan kişiler de risk grubuna girer.

Vücutta beklenmedik şekilde gelişen göğüs ve sırt ağrısı, bayılma, kollarda uyuşma gibi şikayetler görüldüğünde zaman kaybetmeden acil servise başvurmak hayati önem taşır. Çünkü aort yırtılması belirtileri genellikle başka hastalıklarla karıştırılabilir ve gecikme ölüm riskini artırır.

Son olarak, önceden tanısı konmuş aort anevrizması olan hastalarda, cerrahi müdahale için belirli eşik değerler bulunur. Örneğin çıkan aort çapı 5.5 cm’yi aştığında veya genişleme hızı yılda 0.5 cm’den fazlaysa cerrahi gündeme alınır. Bu nedenle bu hastalar mutlaka kardiyovasküler cerrahlar tarafından takip edilmelidir.

Aort damar hastalıkları söz konusu olduğunda koruyucu önlemler ve düzenli takip, hayat kurtarıcı niteliktedir. Risk grubundaki bireylerin hekim kontrolünü ihmal etmemesi, erken tanı ve müdahale şansını artıracaktır.

Aort Yırtılması Geçiren Ünlü İsimler – Kamuoyunu Sarsan Vakalar

Aort damarı yırtılması gibi yüksek riskli damar hastalıkları çoğu zaman toplumun gündemine ancak tanınmış kişilerin yaşadığı dramatik örneklerle gelir. Bu tür vakalar, hem hastalığın ciddiyetini hem de belirtilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatır. Türkiye’de kamuoyunu derinden etkileyen üç vaka, aort diseksiyonlarının yaş, meslek ya da yaşam tarzı gözetmeksizin herkesi etkileyebileceğini göstermektedir.

Oya Aydoğan – Sessiz Tehlikenin Medyadaki Yankısı

Ünlü oyuncu ve televizyon sunucusu Oya Aydoğan, 2016 yılında ani bir şekilde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Yapılan değerlendirmelerde, yaşamı tehdit eden bir aort yırtılması tespit edildi. Acil müdahaleye rağmen tüm çabalara karşın hayatını kaybetti. Oya Aydoğan’ın kaybı, Türkiye’de bu hastalığın kamuoyunda ilk kez büyük ölçüde tanınmasını sağladı. Geniş kitlelerin dikkatini çeken bu trajik vaka, aort diseksiyonu belirtileri konusunda toplumsal farkındalığın artmasına vesile oldu.

Ahmet Çalık – Genç Yaşta Görülen Nadir Bir Durum

Milli futbolcu Ahmet Çalık, 2022 yılında genç yaşta hayatını kaybetti. İlk açıklamalar olayın bir trafik kazası olduğunu belirtse de, daha sonra otopsi raporlarında damar kökenli sorunlara işaret edilmesi gündeme geldi. Bu durum, aort diseksiyonu gibi ciddi rahatsızlıkların yalnızca yaşlı bireyleri değil, genç ve fiziksel olarak aktif kişileri de etkileyebileceğini ortaya koydu. Özellikle genç yaşta ölümlerde gözden kaçan damar hastalıklarının daha dikkatli incelenmesi gerektiği bu vakayla vurgulandı.

Sırrı Süreyya Önder – Siyasi Arenada Yaşanan Ciddi Sağlık Sorunu

2025 yılında siyasetçi ve yazar Sırrı Süreyya Önder, aniden gelişen bir sağlık krizi nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Hastaneden yapılan açıklamalarda, aort diseksiyonu ve eş zamanlı kalp krizi geçirdiği bildirildi. 12 saat süren acil cerrahi girişim sonrası yoğun bakım süreci başladı. Durumunun ciddiyeti nedeniyle hastaneden yapılan bilgilendirmelerde hayati riskin devam ettiği ve yoğun bakımda tedavisinin sürdüğü açıklandı. Bu vaka, aort damarı yırtılması gibi ciddi damar hastalıklarının toplumun her kesiminden bireyleri etkileyebileceğini bir kez daha gösterdi.

Bu vakalar, aort diseksiyonu belirtileri ve riskleri konusunda hem toplumda hem de sağlık profesyonellerinde farkındalık yaratmış, hastalığın ciddiyetine dair güçlü örnekler olmuştur. Ani göğüs veya sırt ağrısı, bayılma, tansiyon farkı gibi belirtilerin göz ardı edilmemesi, zamanında müdahale için hayati önem taşır.

Bu Vakalar Ne Gösteriyor?

Aort diseksiyonu ve aort damarı yırtılması, genellikle beklenmedik ve ani gelişen sağlık sorunları olarak karşımıza çıkar. Oya Aydoğan, Ahmet Çalık ve Sırrı Süreyya Önder gibi kamuoyunun yakından tanıdığı kişilerin yaşadığı sağlık problemleri, bu hastalığın ne kadar sinsi ilerlediğini ve her yaştan bireyi etkileyebileceğini gözler önüne seriyor. Her üç vaka da toplumun geniş kesimlerinde yankı uyandırmış, birçok kişide “Bu durum bana da olabilir mi?” sorusunu akıllara getirmiştir.

Oya Aydoğan’ın aort yırtılması nedeniyle hayatını kaybetmesi, özellikle kadınlarda da bu tür damar hastalıklarının görülebileceğini ortaya koymuştur. Genellikle erkeklerde daha sık görülse de, kadınlarda da teşhis gecikmeleri ölüm riskini artırmaktadır. Oya Aydoğan vakası, ani başlayan göğüs ağrısının ciddiye alınması gerektiğini net bir şekilde göstermiştir.

Ahmet Çalık’ın aort diseksiyonu şüphesiyle gündeme gelen ani ölümü ise, bu hastalığın sadece yaşlı bireylerde değil, genç ve aktif yaşam süren kişilerde de görülebileceğini kanıtlamıştır. Özellikle yoğun spor yapan bireylerde ve yüksek tansiyon geçmişi olan gençlerde, ani damar olaylarının göz ardı edilmemesi gerektiği bu olayla gündeme gelmiştir.

Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu ise, yüksek stres, tansiyon ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin bir araya gelerek ciddi bir damar yırtılmasına yol açabileceğini göstermiştir. Özellikle siyasi, bürokratik veya yoğun tempolu yaşam süren bireylerde bu tür tabloların riski daha yüksektir.

Bu vakaların ortak noktası, aort diseksiyonu geçiren ünlüler aracılığıyla kamuoyunda oluşan bilinç artışıdır. Ani başlayan göğüs ve sırt ağrısı, bayılma, nabız farkı gibi belirtiler kesinlikle ihmal edilmemeli; bu tür vakalar, erken teşhisin ve hızlı müdahalenin ne kadar hayati olduğunu hatırlatmaktadır.

Bu nedenle ani ölüm nedenleri arasında yer alan aort yırtılmaları, sadece istatistiksel bir olasılık değil, her bireyin ciddiye alması gereken bir sağlık tehdididir.

Aort Yırtılmasıyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Aort damarı yırtılması gibi ciddi sağlık sorunları hakkında hastalar ve yakınları sıklıkla benzer sorular yöneltmektedir. Aşağıda, aort diseksiyonu ve aort yırtılması ameliyatı hakkında en çok merak edilen konuları derledik.

Aort yırtılması ile aort anevrizması aynı şey mi?

Hayır, bu iki durum birbirine benzer görünse de farklıdır. Aort anevrizması, aort duvarının belirli bir bölümünün zamanla genişleyip baloncuk oluşturmasıdır. Genellikle sinsi ve belirti vermeden ilerler. Aort yırtılması ise aniden gelişir ve damar duvarının iç katmanının yırtılmasıyla ortaya çıkar. Anevrizma zamanla büyüyerek yırtılmaya neden olabilir, bu yüzden anevrizmalar düzenli takip gerektirir.

Bu ameliyat kapalı yapılabilir mi?

Aort yırtılması ameliyatı genellikle açık kalp cerrahisiyle gerçekleştirilir. Çünkü yırtılan damar bölgesinin tamamen çıkarılıp yerine teflon greft takılması gerekir. Ancak bazı uygun hastalarda, özellikle torasik bölgedeki yırtıklarda endovasküler yöntemler (EVAR/TEVAR) düşünülebilir. Fakat bu yöntemler sınırlı durumlarda uygulanabilir ve genellikle diseksiyonun yerine ve yayılımına göre karar verilir.

Teflon greft nedir?

Teflon greft, yırtılan aort bölümünün yerine yerleştirilen sentetik damar parçasıdır. Yüksek basınca dayanıklı, bükülmeyen ve ömür boyu vücutta kalabilen bir yapıya sahiptir. Aort diseksiyonu ameliyatı sırasında kullanılan bu greft, kan akışını güvenli şekilde devam ettirmek için kritik öneme sahiptir.

Ameliyatsız iyileşme mümkün mü?

Diseksiyon Tip B gibi bazı özel durumlarda, eğer yırtık aortun aşağı segmentinde sınırlı kalmışsa ve hayati organlara zarar vermiyorsa, ilaç tedavisiyle takip mümkündür. Bu süreçte tansiyonun çok sıkı kontrol altında tutulması gerekir. Ancak Tip A gibi acil cerrahi gerektiren yırtıklarda ameliyatsız müdahale çoğu zaman mümkün değildir ve hayati tehlike oluşturur.

Ameliyat sonrası yaşam süresi nedir?

Aort yırtılması ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş ve hasta düzenli olarak takip edilmişse, yaşam süresi normal popülasyona yakın olabilir. Ancak tansiyon kontrolü, ilaç düzeni ve görüntüleme takibi büyük önem taşır. Özellikle ilk bir yıl içinde yapılacak kontroller, uzun vadeli başarıyı belirler.

Randevu ve Bilgilendirme

Aort damarı yırtılması gibi ani gelişen ve yüksek mortalite riski taşıyan hastalıklarda, zaman kaybı yaşamamak hayati önem taşır. Bu nedenle tanı süreci kadar, hızlı iletişim ve uzman desteğine ulaşmak da büyük önem taşır. Op. Dr. Etem Yücekaya, aort diseksiyonu ve rüptürü gibi ekstrem kalp ve damar cerrahisi alanında Türkiye’de sayılı tecrübeye sahip isimlerden biridir. Kendisi, çok sayıda başarılı vaka ve 10.000’in üzerinde açık kalp ameliyatı geçmişi ile bu tür hayati tabloların tanı, tedavi ve takibinde bireysel yaklaşımı ön planda tutmaktadır.

Aort diseksiyonu şüphesi olan hastalarda öncelikle ayrıntılı görüntüleme (BT anjiyografi, EKO) planlanır ve tanıya göre hızlı şekilde müdahale süreci başlatılır. Op. Dr. Yücekaya’nın cerrahi öncesi değerlendirme protokolü; hasta öyküsünü, eşlik eden hastalıkları ve mevcut damar durumunu dikkatle analiz ederek en uygun tedavi kararını içerir. Her hasta için özel planlama yapılır ve multidisipliner bir ekip desteğiyle süreç yönetilir.

Danışma, tanı ve cerrahi değerlendirme için aşağıdaki iletişim kanallarından doğrudan randevu alabilirsiniz:

  • Adres: Fevzi Çakmak Mah. Akınsel Sok. No:1, Tepebaşı / Eskişehir
  • Telefon: 444 2 026
  • Telefon 2: 0222 211 0 212
  • WhatsApp: +90 4442026
  • E-Posta: [email protected]

Zamanla yarışan bu tabloda gecikmeyin — tanı ve müdahale için hemen başvurun.”